NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
جُحَادَةَ
قَالَ
سَمِعْتُ
أَبَا
حَازِمٍ
سَمِعَ أَبَا
هُرَيْرَةَ
قَالَ نَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ كَسْبِ
الْإِمَاءِ
Ebû Hâzim, Ebû Hureyre
(r.a)'in şöyle dediğini duymuştur:
Rasûlullah (s.a.v.),
cariyelerin kazancından nehyetti.
İzah:
Buharî, icâre; Dârimî,
buyu'; Ahmed b. Hanbel, III, 287, 382.
Cariyelerin yasaklanan
kazancı fuhuş yoluyla elde ettikleri, kazançtır.
Hattâbî bu hadisin
şerhinde şöyle demektedir:
"Mekkeli ve
Medinelilerin, kendilerine her gün belirli bir ücreti getirmek zorunda olan
cariyeleri vardı. İnsanlara hizmet ederlerdi; ekmek yaparlar, su taşırlar ve
başka işler yaparlardı. Böylece efendilerine vermeleri gereken vergiyi
kazanırlardı. Cariyeler bu yerlere gidip, bu işlerle uğraşınca -belirli bir
ücret ödemek zorunda oldukları için- kendilerinin bir kötülük yapmamalarından
emin olunamazdı. Onun için Rasûlullah (s.a.v.) cariyelerin kazancından
kaçındırmıştır. Onların hangi yoldan kazanç sağladıkları bilinmediği takdirde,
kazançları öncelikle yasaktır."
Bu ifadelerden de
anlaşıldığı gibi, cariyelerin caiz olmayan kazançları, fuhuş yoluyla olanıdır,
meşru yollarla elde edileni değil.
Günümüzde kölelik ve
cariyelik müesseseleri ortadan kalktığı için konuyu uzatmaya gerek duymuyoruz.